Her insanın bir amacı vardır. Her insanın mutlaka güzel bir amacı olmalıdır. Başarı, amacını bilmek ve o amaca ulaşmak için bütün yeteneklerini kullanarak çalışmakla elde edilir. Başarı, hedefe yürümektir. Yürünen hedef, kişinin hem kendine, hem ailesine, hem de diğer insanlara faydalı olmalıdır. Aksi takdirde insan, bir hedefe ulaşır, fakat mutlu olamaz. Başarı, sadece bizi hedefimize kilitleyen bir sözcüktür. Aslında çocuklar küçük yaşta yanlış bir düşünce ile büyürler. Çünkü başarı tüm derslerinin iyi olması değil bir hedefe ulaşmaktır. Ve tabi ki birçok yerde başarıyı görebiliriz; okulda, işte, hayatta, çevrede vb. Başarıyı yakalamak ise bizim elimizdedir ve çok çalışmak ve emek vermekten geçen bir yoldur. Bu yolu aşmak zor olabilir ama işte burda bize düşen görev gerçekten istemektir. Çünkü insan istemeden bir işi yapamaz. Bireyin kendisi ve çevresi ile uyumlu yaşayabilmek ve kendini gerçekleştirmek için belirlediği hedeflere ulaşmak amacı ile gösterdiği çaba
Modern dünyada insanoğlu sürekli başarıya odaklanarak yaşıyor ve hayat boyu girilen sınavlarda ve iş görüşmelerinde başarılı olmanın önemini arttırıyor. Sayısal olarak sınav sonucunu gören kişi kendini başarısız ya da başarılı olarak sınıflandırıyor. Bu düzene göre makbul kişi başarılı olan olarak algılanabiliyor ve başarısızlık sonucunda derin bir üzüntü, hayal kırıklığı, öz değer azalması sorunu ile karşı karşıya kalınıyor. Bunun sonucunda kişi başarısızlık korkusu ile tanışabiliyor. Mesela bir iş görüşmesine gidip mülakat sonucunda elenen aday sonraki iş başvurularında işe kabul edilmeme, başarısız iş görüşmesi yapma korkusu nedeniyle iş aramaktan vazgeçebiliyor ya da ilk ÖSS girişinde istediği bölümü kazanamayan bir öğrenci ailesine üniversiteye gitmekten vazgeçtiğini söyleyip iş hayatında şansını denemeye kalkıyor. Başarısız olmaktan korkan insanlar istediklerini yapmaktan ve denemekten kaçınırlar zira onlara göre başarısızlık dünyanın sonudur, başarısızlık göstermek b
Sürekli olumlu şeyler düşünmek, kendinize güven duygunuzu geliştirir ve ne kadar zor olursa olsun bütün güçlükleri yenmenizi, onları aşmanızı sağlar. Kendinize güvenirseniz büyük güçlerin size yardıma geldiğini görürsünüz. Kendine güven duygusu kazanıp inancınızı kuvvetlendirirseniz, korkularınızın yok olduğunu, güvensizlik duygusunun ortadan kalktığını görürsünüz. Hedefiniz ne kadar büyükse o kadar istekli çalışırsınız. Ne kadar çok çalışacağınızı ne kadar sağlıklı ve güçlü olduğunuz belirlemez; ne kadar istekli olduğunuz belirler. İsteği artıran ise hedefin büyüklüğüdür. En büyük hedef bütün bir hayatınızı kaplayan hedeftir. Büyük hedefiniz ömrünüz boyunca ışık saçacak yıldızınızdır. Bugün yaptığınız her küçük tercihiniz en büyük hedefinizle ilişkili olmalıdır. Her küçük hedef büyük hedefi desteklediği, büyük hedefle aynı yol üzerinde olduğu derece önemlidir. İnancınız ne kadar güçlüyse ruhunuza o kadar güç verilecek, o kadar az emekle aynı işi
Başarı, insanin yapmak ve başarmak istediği güzel bir şeyi yapabilmesi, ulaşmak istediği güzel bir hedefe varabilmesidir. İstediği hedefe ulaşabilen insan, elde ettiği netice sonunda huzur ve mutluluk duyabiliyorsa Başarıya ulaşmış sayılır. Hem dünya hem de ahretimizi cennete çevirmek, en önemli amacımız olmalıdır. Bu amaca ulaşmak için de bizi hem dünyada hem de ahrette mutlu edecek bir çalışma yöntemi seçmeliyiz. Başarı isteği, insanı yaşamda güçlü kılan en önemli isteklerden biridir ve bu isteğin sonu yoktur. Çünkü başarı, her zaman diğer başarıları tetikleyen bir durumdur. Başarının gerçek anlamını benimseyen insan, başarıya asla doymaz ve her zaman daha yukarısını düşünür. Bu şekilde düşünen ve düşüncesini uygulamaya sokmayı beceren kişiler, her zaman istedikleri yerde olmayı başarmıştır. Başarılı olmak, elbette sadece insana bağlı değildir. Başarı Nedir? • Sık sık gülmek ve çok sevmektir. • Güze
Başarı, hedefe yürümektir. Yürünen hedef, kişinin hem kendine, hem ailesine, hem de diğer insanlara faydalı olmalıdır. Aksi takdirde insan, bir hedefe ulaşır, fakat mutlu olamaz. Bizi felâkete götürecek bir hedef ve amaç seçmemeliyiz. Önemli olan insanın hem kendisine hem de başkalarına faydalı olmasıdır. Başarı, insanın yapmak ve başarmak istediği güzel bir şeyi yapabilmesi, ulaşmak istediğe güzel bir hedefe varabilmesidir. İstediği hedefe ulaşabilen insan, elde ettiği netice sonunda huzur ve mutluluk duyabiliyorsa başarıya ulaşmış sayılır. Toplumun sadece dış başarılara, yani servet, şöhret, makam, diploma gibi somut değerlere önem vermesi ve mutluluğu onda aramasının getirdiği büyük trajediler vardır. Toplum iç başarıyı fark edemeyip, değer yargılarını ona göre oluşturmazsa hortumcu yöneticiler, hayali ihracatçı iş adamları, ahlaksız sanatçılar ve rüşvetçi hâkimlerin olması kimseyi şaşırtmamalıdır. Toplum olarak en büyük hatalarımızın bir tanesi sebepleri bırakı
1. Bir işe başlamadan önce, o işten sonunu iyice araştır. Yoksa, merdivenin son basamağına çıkıp da merdiveni yanlış yere dayayan pişmanlardan olursun. 2. Colgate firması hesabına sabun satan bir pazarlamacı, hiç cesaretsizliğe düşmeden sabun satmakta başarılı olamadığı bir işe yeniden gider ve daha önce görüştüğü yetkiliye şöyle der: ‘Size tekrar sabun satmaya gelmedim. Geçen hafta size niçin sabun satamadım, merak ediyorum? Acaba eksiğim nedir? Sizinle konuşurken nerede hata yaptım? Lütfen beni tenkit edip, gerçekleri açıkça söyleyiniz ki bir daha aynı hatalara düşmeyeyim.’ Bu adam bugün Colgate-Palmolive Sabun Şirketi'nin en üst yöneticisidir. Acaba başarısız olup da hayatımızın hangi alanlarında biz karşımızdaki insanlardan eleştirilmeyi istedik? Nefse ağır gelen bir şey değil mi! Nefsini yenenler büyük insan olmaya adaydırlar. 3. Bir kişiye görev verildiğinde o kişi verilen görevi tam mükemmel olarak yaparsa, o kişi ileride aranan insan haline
'Detroit'te bulunan bir elektrik şirketinde haftada 11 dolar ücretle genç bir makinist çalışıyordu. Günde 10 saat mesai yaptıktan sonra akşam evine geliyordu ve genellikle, bu andan gecenin yarısına kadar olan zamanı da, evin arkasında bir köşede, kafasında tasarlamış olduğu yeni bir makina üzerinde çalışmaya ayırıyordu. Çiftçilikle uğraşan babası, oğlunun vaktini boşa geçirdiğini düşünüyordu. Komşuları da gece yarılarına kadar yılmaksızın çalışan bu gence "çatlak kafa" diyorlardı. Herkesin kendisiyle alay etmesine aldırmaksızın o bıkıp usanmadan çalışıyor, çalışıyordu. Geceleri, devamlı olarak çalışırken ona karısından başka kimse yardım etmiyordu. Uzun kış gecelerinde, dişleri, soğuktan birbirine vururken bile o elinde petrol lâ